Belya Düz ilk şiir kitabıyla geldi.Okur Kitaplığından çıkan kitabın enteresan da bir ismi var gülümseten: Sultanbeyli’den Nişantaşı’na Türk Şiiri.
Başta gülümseten okudukça acı acı gülümseten bazen kızgınlığı bastırmak için gülümseten ama hep gülümseten şiirlere sahip.
Türk şiirine bağlılık kitabi bir tarzda değildir.Ders veren bir hava sanılmasın. Bilakis selam verir Turgut Uyar’a İsmet Özel’e. Yoksa baştan aşağı tekrar eden onlardan aktarım gibi birşey akla gelmesin.
“sonra ismet abi el verdi türk şiirine tutundum yastık
altlarına erbain karışırdı
turgut babaya tutundum islam kalmaya ‘ölü yıkayıcılara’a
‘bir süreğen ilkbahar’a tutundum ”
Sultanbeyliden Nişantaşına öğretmek gibi bir zeminden çok anlatmak gibi bir zemine oturmuştur.
Anlatı sık sık tekrarlarla gidiyor.Konu tekrarı en azından çerçeve tekrarı çok fazla.Çok çeşitli konular da olsa çerçeve genellikle hep aynıdır.Siyasal sosyolojik göndermeler şiirin neredeyse tamamında vardır.
Yine de uzun olmayan dizeleriyle ve kendini illa öne çıkarmayışıyla hayata ve sadeliğe yaslanmıştır. Herkesin bildiği bir hayattır okunur ve gider.
“sazdan ve kına gecelerinden konu komşu geldiler
güneşe nazır piknik yaptılar devletin çayırlarında
yakın tarihten bir tedirginliği taşıdılar
yaktılar bir şiir duvarlara terk edilmişliğin kanını akıttılar”
Yorgundur.Hep akşamları bekler gibidir.Umutsuz da değildir.Akşamı dargınlığı güzelce yaşayacak gibidir.Bu kadar eleştirip bu kadar da mutmain olmasıyla kendine has bir Müslüman-muhalif doğayı baştan sona taşır.Bunu amaç edindiyse başarılıdır. Hatta dahası amaç etmeden bunu yakaladıysa başarıyı boş vermiş olduğu gibi gerçektir.
Yasin Şafak değerlendirdi.
İZDİHAM