Yuval Noah Harari’nin Hayvanlardan Tanrılara Sapiens Kitabından Dikkat Çekenler
Yuval Noah Harari 1976 doğumlu, Kudüs İbrani Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Dünya Tarihi dersleri veriyor.
Harari, Poyzan Nur Taneli tarafından Türkçe’ye çevrilen ve Kollektif Kitap tarafından yayınlanan iki kitabıyla haftalardır liste başı durumda.
“Hayvanlardan Tanrılara Sapiens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” adlı kitap 2015’de yayınlanmış olup, 4 bölüm ve 411 sayfadan oluşmaktadır.
Devletler ortak milli mitler etrafında örgütlenir. Birbirini hiç tanımayan iki Sırp birbirinin hayatını kurtarmak uğruna ölümü göze alabilir; çünkü ikisi de Sırp milletinin varlığına, anavatanına ve Sırp bayrağına inanır. Hukuk sistemleri, ortak hukuki mitler etrafında örgütlenir. Hiç tanışmayan iki avukat, ikisine de tamamen yabancı birini savunmak için bir araya gelerek güçlerini birleştirebilir, çünkü ikisi de yasaların, adaletin, insan haklarının ve elbette avukatlık ücretinin varlığına inanır. (s: 40, 41)
Yalandan farklı olarak, hayali gerçeklik, herkesin inandığı bir şeydir ve bu ortak inanç sürdüğü sürece hayali gerçeklik dünyada belli bir güce sahiptir… Hayali bir düzen her zaman çökme ihtimaliyle karşı karşıyadır, çünkü varlığı mitlere bağlıdır ve mitler insanlar onlara inanmayı bıraktığı anda çökerler. Hayali bir düzeni korumak, sürekli ve büyük bir çaba gerekir. Bu çabaların bazıları şiddet ve zorlama biçimindedir. Ordular, polis kuvvetleri, mahkemeler ve hapishaneler kesintisiz olarak insanların hayali düzene uygun olarak davranmasını sağlamak için çalışırlar… İnsanların yaşamlarını örgütleyen temel düzenin, aslında sadece hayallerinde var olduğunu fark etmelerini engelleyen üç temel etken vardır; a) Hayali düzen fiziksel dünyaya gömülü durumdadır, b) Hayali düzen isteklerimizi şekillendirir, c) Hayali düzen kişiler arasındadır. (s: 45, 120, 122 vd)
Dünyanın tüm büyük yaratıkları arasında insan selinde tek hayatta kalabilenler, yine, Nuh’un Gemisi’nde köle olarak bulunan çiftlik hayvanları ve insanlardı. (s: 65)
Lüksler zamanla ihtiyaç haline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkar. İnsanlar belli bir lükse alıştıklarında bir süre sonra onu kanıksarlar. Onu yaşamlarında hep bulundururlar ve bir süre sonra onsuz yaşayamaz hale gelirler. (s: 99)
Kralların ve peygamberlerin kendilerini çoban olarak göstermesi ve bir çobanın sürüsüne özen gösterdiği gibi halkına özen göstereceğini iddia etmesi tesadüf değildir. (s: 107)
Tarih çok az insanın “yaptığı”, geri kalanların da tarla sürdüğü veya su kovaları taşıdığı bir şeydir. (s: 111)
Yazı, somut işaretler aracılığıyla bilgi depolama yöntemidir. (s: 130)
Karmaşık insan toplumları, hayali hiyerarşilere ve adil olmayan ayrımlara ihtiyaç duyar. (s: 143)
Mitler ve kurgular, insanları doğumlarından itibaren belirli bir biçimde düşünmeye, bazı standartlara ve kurallara uygun olarak davranmaya ve belli şeyleri istemeye alıştırırlar. Böylelikle, milyonlarca yabancının etkili biçimde işbirliği yapmasını sağlayan yapay iç güdüler yaratmış olurlar. Bu yapay içgüdüler ağına “kültür” denir…. Kültürler çevre koşullarındaki farklılıklar veya komşu kültürlerle etkileşim sonucu değişebileceği gibi, kendi iç dinamikleriyle de dönüşüm geçirebilirler. (s: 169)
İnsanlar birbiriyle çelişen değer ve inancalara sahip olamasaydı muhtemelen herhangi bir insan kültürü oluşturmak ve sürdürmek mümkün olamazdı. (s: 171)
Aynı tanrıya inanmayan veya aynı krala itaat etmeyen insanlar seve seve aynı parayı kullanıyorlar. Peki tanrıların ve kralların başaramadığını para nasıl başardı?.. Paranın içerde teknolojik bir dönüm noktası değil, zihinsel bir devrimdir… Para insanların nerdeyse her şeyi, herşeyle değiştirebilmesini sağlayan evrensel bir araçtır… Para şu ana kadar yaratılmış en evrensel ve en etkili karşılıklı güven sistemidir… Para dilden, devlet yasalarından, kültürel yasalardan, dini inançlardan ve toplumsal alışkanlıklardan daha açık fikirlidir. (s: 177, 182, 183, 185, 190)
Din, insanüstü düzene olan insanca dayanan bir insani değerler ve normlar sistemi olarak tanımlanabilir… Bir dinin çok geniş bir alanda yaşayan farklı insan gruplarını bir araya toplayabilmesi için sahip olması gereken iki özellik daha vardır; 1- Her zaman ve her yerde geçerli evrensel bir insanüstü düzeni benimsemelidir. 2- Bu inancı herkese yaymakta ısrar etmelidir; yani evrensel ve tebliğci olmalıdır. (s: 212)
Hristiyan, Müslüman ve Yahudi kuvvetli bir kötü güce inanır: Şeytan veya iblis. (s: 223)
Tektanrıcılık, çok tanrıcılık ile düalizm ve animizm miraslarının kaleydoskopudur ve hepsini tek bir ilahi şemsiye altına toplar. Sıradan bir Hristiyan veya Müslümanlık tek Tanrıya inanırken, aynı zamanda düalist bir kavram olan Şeytan’a, çoktanrılı azizlere ve animist hayaletlere inanmaya devam eder. Bağdaştırmacılık tek başına dünyanın en büyük dini sayılabilir. (s: 227)
Tarihin altın kurallarından biri, geriye dönüp bakınca bariz olarak görünen şeyin olay esnasında son derece belirsiz olmasıdır. (s: 239)
Bir zamanlar yeşil ve mavi olan gezegenimiz, plastik ve betondan bir AVM ‘ye dönüştü. (s: 315)
Ulus, devletin; tüketici toplumsa piyasanın hayali topluluğudur. Bunların ikisi de hayali topluluklardır. (s: 356)
Mutluluğun genel olarak kabul edilen tanımı, “öznel iyi olma hali”dir. Mutluluk daha ziyade somut durumla soyut beklentiler arasındaki ilişkiye bağlıdır. (s: 372, 374)
Sami Gören hazırladı.
İZDİHAM