Zeynep Delav, Düz Giderken Çapraz Vurulan Vezir İlhami Çiçek
15. yüzyıl yazarlarından Zeynep Delav, İlhami Çiçek üzerine yazdı.
Hüznün en çok gözlerini talan ettiği, ancak başına dostça baktığınızda görebileceğiniz Travolta biçimi saç kesimiyle unutulmayan Şairler arasındadır İlhami Çiçek daha dün , Gök Ekin’i biçmiş gibi.
Öyle bir ıssızlık hayaliydi ki, tez elden, ‘’uzun bir nehirdir satranç’’ diyerek göçtü dünyadan.
Cenazesinde, Nuri Pakdil’ in ‘’Bugün bir şiir sandığını toprağa gömüyoruz’’ demiş olması, onun şiirlerinden çok ideolojisiyle ilgilenmemizden alıkoymadı bizi.
Daha lisedeyken, hem dünyaya hem de satranca öğrenciyken yani, turnuva da birinci oldu ama hayat satrancında hep ‘’güzyontan adam’’ olup erkenden oyunu bıraktı, ona göre yaşamı anlatan tek oyundu satranç.
Dahası yine lise yıllarında, sol görüşe sahip bir gurup lideri, ilerleyen yıllarda ‘’İslamcı ama modernist’’ olarak ta tanımlanır.
Oysa O, bir yandan Nazım’ ı, diğer yandan Zarifoğlu’ nu kucaklayacak kadar engin bir gönüle sahiptir sanki de. Değilmi ki; ‘’içinde hep bir vezir sürekli mahzun / Düz gider çapraz vurulur ve uzun uzun / Günbatımlarını çağrıştırır’’ diye de söyler bir taraftan..
Bu hiçbir kaba sığmayan adam, bu düz giden çapraz vurulan vezir; gerek ideolojik yüklemlerin altında kalıp gerekse kimine göre intihar, kimine göre nörolojik rahatsızlığından mütevellit bir sara krizinden olagelen ölüm muamması hiç bitmemiştir ve bu yüzdendir ki dilimizde yarım kalmış bir Fatiha gibidir..
Belki de şimdi bütün bu olup bitenleri izleyip;
‘’sen ey atını kaybeden oyuncu
bir ilk yazdan koca bir güzyontan adam
bırak oyunu…’’
diyordur bizlere içinden..
O na karşı hep oyunlar içinde olduk, yasaklı,kaçak muamelesi yapıp ceketimizin cebinde dağılan hatıra kitabından kimselere bahsetmedik. Göğe bezgin bakıp, bir türlü öğrenememiştik satranç oyununu. Oysa ,Şair ‘e ideoloji elbisesi giydirilirse,ruh kemiklerini eritmek için düğmeye basmış olurduk,öyle ki, karşımızdaki manzaranın haşmetinden, eriyen ruhun, şairin canını nasıl yaktığını görmemize engel olacak kadar belleklere kazınacak bir erime..
Biz siyaset’i hep iğreti elbise gibi giydirdik ona kendimizce, oraya buraya çekip çekiştirip durduk, ama koparamadık onu şiir ülkesinden, acı belki ama, onun en mahremine de dikiz aynası tuttuk böylece, farkında olmadan…
‘’Yalnız hüznü vardır kalbi olanın’’ dedikçe, biz hüznüne hüzün kattık.
o şimdi
dışlanmış bir taş olarak
karlı kış gecelerinde
acılı bir genç şairin her geçişte
hüznüne tanık olduğu
metrûk bir kümbet denli müşahhas
aşktır – ve o
ne rahîm bir yürüyüştür gecede.
Sızlayan kemiklerinin sızısını dindirmek, kendimize de yapacağımız en büyük iyilik olarak, yayınevlerinde İlhami Çiçek’ in şiirini yeniden görmek, her ölüm yıldönümünde şiirleriyle anılmak üzere diyorum.
Allah Rahmet Etsin.
Zeynep Delav
İzdiham