İnsanız ve yeryüzünde bir adla anılmanın çilesini çekmeye talip bir ruh haliyle adımlıyoruz burayı. Biraz da şairsek her şey sanki adımlamanın ayaklanma haline gebe bir ruhla bizi sarıyor. Bu ruhla sarılmış olan bir şairin kitabından bahsetmek istiyorum. Zeynep Yıldırım’ın Haziran 2022’de çıkan Beklerken Söylenen biraz yakınlaşarak bakmak istiyorum. Kitabın adını beklemek üzerine kuran ve içinde de bu temada anlatıları bulunan Yıldırım; beklemeyi bir metafora dönüştürüyor. İyi olmayı, mutlu uyanmayı, acımızın geçmesini, sevmeyi, sevilmeyi, umudu ve hayata dair birçok şeyi beklerken buluyoruz kendimizi. En meşhur ifadelerle Turgut Uyar’ın Göğe Bakma Durağı’ında denk geldiğimiz bekleme öğesi. Orada da Uyar, sevgilisinin gelişiyle değişecek bir gökyüzü hayaline bizi çağırır. Zeynep Yıldırım’ın beklemesi de tıpkı hayat karşısında kendimize bir sığınak yapıp; oradan dünyaya siper alırken gelebilecek saldırıları da bertaraf etmeye adanmış bir beklenti. Kocaman hayatı dondurup; ertesi günün güneşini beklemeye açık davet.
Kitabın en uzun içeriğini oluşturan ev ve bölümleri temalı şiiri ise; bizi eve dair var olan kaygı, endişe, sevinç, hasret ve çileler içinde bulunmaya götürüyor. Ev hakkında hepimizin ortak kaygıları vardır; bu ev içinde ailemizle yaşadığımız bir çatıyken zaman zaman sokağımız olur, zaman zaman Ülkemiz. Her oluş için kendi yerimizi ev bilgisi etrafında arar dururuz. Yıldırım’ın evi biraz bir müslüman evinin duvarına asılı mushafa duyduğumuz saygı gibi. Bizi müslüman evinin içinde, mahallesinde ve Ülkesinde bulduruyor birden ve çok defa. Bu uzun şiire bakarken Cahit Zarifoğlu mısraları da zaman zaman akla gelmiyor değil. Yıldırım, “Bu benim en uzun şiirim sayılsın, göğsümdeki ağrıya iyi gidiyor, uzunca şiir yazmak” dizeleriyle meramını bize ifşa ediyor. Hem kendisi ağrı dolu eve karşı hem de evinde bir ülke barındırıyor. Bu evin/ ülkenin geçirdiği değişimler ve buranın üzerimizdeki etkileri; şairi de bir hayli acı içinde bırakacak etkiler barındırıyor. Kendine dair bize sır veren şairimizin bir mısrasıyla kaygısını ortaya koyuyor; “sırt çantasıyım her yerde kendini taşıyan, insanlardan biriyim, her yere götüren kendini”. Dünyaya dair duygular ve kaygılar biriktirirken kendini bunlardan ayrı tutmuyor ve dünyada olmanın sancısıyla yer kürede varlık gösterdiğinin altını çiziyor.
“Biz Beklemelerin Kızlarıyız” şiirinde yer verdiği müslüman kız imajı Erdem Beyazıt’ın “Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair” şiirinde geçen “Kadınlar bilirim ülkeme ait, yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak, göğüsleri Çukurova gibi münbit, dağ gibi otururlar evlerinde, limanlar gemileri nasıl beklerse, öyle beklerler erkeklerini, yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi” mısralarıyla kardeş.
Yıldırım bunca beklemenin cevabını henüz kendisi de bulamamış olacak ki; “Otobüsler niçin sürekli, uzun uzun yolculuklara çıkıyor?” dizeleriyle soruyor.
Çıra Yayınları etiketiyle çıkan Söylerken Beklenen isimli kitapta 26 şiir yer alıyor. Kültür bakanlığı ilk Edebiyat eserleri desteğine değer görülen çalışma; Yıldırım’ın ilk heyecanı olarak bizi selamlıyor. Baktı açık olsun.
izdiham